bu video aracılığıyla muhteşem bilgileri
bize ulaştırdığınız için teşekkürler :))
Aylin Kardesler
14 Mart 2010 Pazar, 23:53
Evet bu 2 bölümde harika* teşekkürler
dostum..Sevgiler..
Güray Baygut
28 Mart 2010 Pazar, 16:57
iki bölümde cok güzel teşekkürler
Murat Ataşer
05 Nisan 2010 Pazartesi, 20:07
çook kötü ve maksatlı hazırlanmış bir
video. Bilimsellikle hiçbir ilgisi yok. Kuşa yok
diyor örneğin, beynimizdeki görüntü diyor! o
ışık ve ses dalgalarını çıkaran şey nedir
peki?Sıkıysa geçin otobanda bir kamyonun
karşısına, gerçekmi değil...mi
anlarsınız!insan ne kadar gerçekse, kuşta
gerçektir, kamyonda!
Sezer Çalik
05 Nisan 2010 Pazartesi, 20:24
Murat be hiçbir bilim adamı, nöroloji
profesörü, beyin uzmanı, p***olog, p***iyatrist
veya biyoloji profesörü olsun, hiç kimse, tüm
algılarımızın beynimizde oluştuğunu
reddet***ktedir. Çünkü bu, bilimsel olarak
kesinliği bilinen bir gerçek...tir.Bilmeniz
gereken , "algı" kavramının sadece
görme duyusu ile ilgili olduğunu
sanmamanızdır.Sadece görme değil, dokunma,
çarpma, darbe, sertlik, acı, sıcaklık,
soğukluk, ıslaklık gibi tüm hisler, aynı
görme gibi insanın beyninde oluşan
algılardır. Örneğin otobüse binmek için
otobüsün kapısının soğuk metalini elinde
hisseden bir insan, aslında bu "soğuk metal
hissini" beyninde algılar. Bu çok açık ve
bilinen bir gerçektir. Dokunma duyusu, aynı
-örneğin parmaklarından gelen sinir
uyarılarının- beyninin belli bir noktasında
oluşturduğu bir histir. Hisseden parmaklarımız
değildir. İnsanlar bunu bilimsel olarak da
açıklandığı için kabul etmektedirler. Ancak,
konu otobüsün kapısını tutmak değil de,
otobüsün insana çarpması olunca, yani bu
dokunma hissi daha şiddetli ve acı verici
olunca, bu gerçeğin geçerli olmadığını
sanmaktadırlar. Oysa, acı veya darbe de beyinde
hissedilir. Bir otobüsün çarptığı bir insan
darbenin şiddetini ve tüm acıyı beyninde
hisseder. Bunu daha iyi anlamak için rüyaları
düşünmek faydalı olacaktır. İnsan
rüyasında da kendisine otobüs çarptığını,
kazadan sonra gözünü hastanede açtığını,
ameliyata alındığını, doktorların
konuşmalarını, ailesinin telaş ile hastaneye
gelişini, sakat kaldığını veya canının çok
yandığını görebilir. Rüyasında yaşadığı
tüm bu olayların görüntülerini, seslerini,
sertlik hissini, acıyı, ışığı, hastanedeki
renkleri, her türlü hissi çok berrak ve net
olarak algılamaktadır. Ve bunların hepsi
gerçek yaşamdakiler kadar doğal ve
inandırıcıdır. O an, rüyanın içindeki biri
ona rüya gördüğünü, gördüklerinin bir
hayal olduğunu söylese ona inanmaz. Oysa,
gördüklerinin hepsi bir hayaldir ve ne
otobüsün, ne hastanenin, ne de rüyasında
gördüğü bedeninin dış dünyada maddi
karşılığı yoktur. Rüyasında gördüğü
bedenin ve otobüsün maddi karşılıkları
olmamasına rağmen, "gerçek bir
bedene" "gerçek bir otobüs"
çarpmış gibi hissedebilmektedir
Münevver Büyükaksu
29 Nisan 2010 Perşembe, 16:55
Gerçek yaşamın hakikatını idrak etmemiz
lazım
Berrin Hoşlan
19 Mayıs 2010 Çarşamba, 17:24
Teşekkürler...Devamına nasıl ulaşabirim.
Sezer Çalik
20 Mayıs 2010 Perşembe, 00:01
Sonraki videoya tıklayarak
Berrin Hoşlan
20 Mayıs 2010 Perşembe, 12:52
Çok teşekkür ederim.
Nevgün Bozkurt
11 Temmuz 2010 Pazar, 22:51
Çok teşekkür ederim , izninizle bende bir kaç
dostumla paylaştım Çok değerli bilgilerdi,
Nurten Pamuk
13 Temmuz 2010 Salı, 20:42
aynen sinemada bir film seyreder gibi ..film
bitince geriye beyaz bir perde kalır..
Yorumlar
bize ulaştırdığınız için teşekkürler :))
dostum..Sevgiler..
video. Bilimsellikle hiçbir ilgisi yok. Kuşa yok
diyor örneğin, beynimizdeki görüntü diyor! o
ışık ve ses dalgalarını çıkaran şey nedir
peki?Sıkıysa geçin otobanda bir kamyonun
karşısına, gerçekmi değil...mi
anlarsınız!insan ne kadar gerçekse, kuşta
gerçektir, kamyonda!
profesörü, beyin uzmanı, p***olog, p***iyatrist
veya biyoloji profesörü olsun, hiç kimse, tüm
algılarımızın beynimizde oluştuğunu
reddet***ktedir. Çünkü bu, bilimsel olarak
kesinliği bilinen bir gerçek...tir.Bilmeniz
gereken , "algı" kavramının sadece
görme duyusu ile ilgili olduğunu
sanmamanızdır.Sadece görme değil, dokunma,
çarpma, darbe, sertlik, acı, sıcaklık,
soğukluk, ıslaklık gibi tüm hisler, aynı
görme gibi insanın beyninde oluşan
algılardır. Örneğin otobüse binmek için
otobüsün kapısının soğuk metalini elinde
hisseden bir insan, aslında bu "soğuk metal
hissini" beyninde algılar. Bu çok açık ve
bilinen bir gerçektir. Dokunma duyusu, aynı
-örneğin parmaklarından gelen sinir
uyarılarının- beyninin belli bir noktasında
oluşturduğu bir histir. Hisseden parmaklarımız
değildir. İnsanlar bunu bilimsel olarak da
açıklandığı için kabul etmektedirler. Ancak,
konu otobüsün kapısını tutmak değil de,
otobüsün insana çarpması olunca, yani bu
dokunma hissi daha şiddetli ve acı verici
olunca, bu gerçeğin geçerli olmadığını
sanmaktadırlar. Oysa, acı veya darbe de beyinde
hissedilir. Bir otobüsün çarptığı bir insan
darbenin şiddetini ve tüm acıyı beyninde
hisseder. Bunu daha iyi anlamak için rüyaları
düşünmek faydalı olacaktır. İnsan
rüyasında da kendisine otobüs çarptığını,
kazadan sonra gözünü hastanede açtığını,
ameliyata alındığını, doktorların
konuşmalarını, ailesinin telaş ile hastaneye
gelişini, sakat kaldığını veya canının çok
yandığını görebilir. Rüyasında yaşadığı
tüm bu olayların görüntülerini, seslerini,
sertlik hissini, acıyı, ışığı, hastanedeki
renkleri, her türlü hissi çok berrak ve net
olarak algılamaktadır. Ve bunların hepsi
gerçek yaşamdakiler kadar doğal ve
inandırıcıdır. O an, rüyanın içindeki biri
ona rüya gördüğünü, gördüklerinin bir
hayal olduğunu söylese ona inanmaz. Oysa,
gördüklerinin hepsi bir hayaldir ve ne
otobüsün, ne hastanenin, ne de rüyasında
gördüğü bedeninin dış dünyada maddi
karşılığı yoktur. Rüyasında gördüğü
bedenin ve otobüsün maddi karşılıkları
olmamasına rağmen, "gerçek bir
bedene" "gerçek bir otobüs"
çarpmış gibi hissedebilmektedir
lazım
dostumla paylaştım Çok değerli bilgilerdi,
bitince geriye beyaz bir perde kalır..